Alibaba: Jack Ma’nın Evi kitap incelemesi

Alibaba: Jack Ma’nın Evi kitap incelemesi


Çin ekonomik reformu‘nun 1978 yılında başlamasıyla birlikte ülke, yabancı yatırıma açıldı ve girişimcilerin işletmeye başlamasına izin verildi. Bu ekonomik reform, dünyanın en eski medeniyetlerinden birisi olan Çin’in yeniden şahlanmasına sebep oldu ve Çin ekonomisi ekonomik reformun başladığı 1978’den 2013’e kadar her yıl ortalama %9,5 büyüdü. Çin, 1978’de dünyanın en büyük 10. ekonomisiyken, bu reform sayesinde bugün ikinci sıraya yükseldi ve 2030’larda dünyanın en büyük ekonomisi olması bekleniyor.

Çin, bu ekonomik dönüşümü geçirirken İnternet devriminden de oldukça faydalandı. Bugün, dünyanın en büyük ilk 20 İnternet şirketi arasında 5 Çin şirketi bulunuyor. Alibaba: Jack Ma’nın Evi, bu şirketlerden en bilineni olan Alibaba Grubu‘nu ve kurucusu Jack Ma‘nın girişimcilik öyküsünü anlatıyor.

2014 yılındaki halka arzından topladığı 25 milyar dolarla, tarihteki en büyük hisse senedi ihracını gerçekleştiren Alibaba, Google’dan sonraki en büyük İnternet şirketi (daha sonra hisseleri değer kaybı yaşadığı için piyasaya değeri 200 milyar dolara geriledi) ve kurucu Jack Ma’yı da Asya’nın en zengin adamlarından biri haline gelmişti. Alibaba ve Jack Ma, zaman içerisinde ilgiyi kademe kademe üzerine çekti ve şüphesiz ki bu halka arzdan sonra dünyanın en çok konuşulan İnternet şirketlerinden birisi haline geldi. Bu yüzden Alibaba’nın hikayesi özel bir yere sahip.

Alibaba Grubu’nun lokomotifi Alibaba.com, ancak normal tüketiciler onu daha çok Aliexpress ile tanıyorlar. Zaten kitabı daha iyi pazarlayabilmek için kapağına “Ali Express’in kurucusunun…” şeklinde yazmışlar. Ancak Alibaba’nın öyküsünde, 2010 yılında kurulan Aliexpress küçük bir yer taşıyor ve bu da kitabın sonunda yine çok küçük bir bölümde geçiyor.

Kitapta, Alibaba’ya dair çok sayıda güncel istatistikler veriliyor ve bu sayede yapılan işin büyüklüğünü anlayabiliyorsunuz. Ayrıca başarı öyküsünde kilit role sahip Demir Üçgen (e-ticaret, lojistik ve finans) kavramı da açıklanıyor.

Çin’in kültürel farklılıklarından kaynaklanan özel durumların, Çin’de e-ticaretin gelişmesinde nasıl rol oynadığını görüyoruz. Aynı zamanda kültürel farklılıklardan kaynaklanan başka süreçlerin de nasıl sonuçlandığını görüyoruz.

Kitapta, dünyanın fabrikası olarak bilinen Çin’in, kendi iç talebiyle de yeteri kadar büyük bir ekonomiye sahip olduğunu birçok örnek ve istatistik sayesinde daha iyi anlıyoruz.

Çin’deki e-ticaret devrimi sırasında Alibaba, kendi alanında tek değildi ve daha sonra girdiği her alanda da hem yerli hem de yabancı firmalarla rekabet içerisine girdi. Kitap, yoğun olarak bu rekabet ve işbirliklerini anlatıyor. Çin’deki bu rekabeti gördükten sonra Türkiye’deki e-ticaret ekosisteminin hâlâ başlangıç evresinde olduğunu söyleyebiliriz.

Jack Ma’nın öyküsünde, sadece çalışma ve alınan kararların değil, şansın da önemli bir faktör olduğunu görüyoruz. Zira yaşanan birkaç önemli büyük olaydan hep kârlı çıkmayı başarabilmiş.

Çin’deki birçok İnternet şirketinde yabancı sermayenin etkisini de görüyoruz. Daha erken aşamalardayken bile birçok Çin’li e-ticaret girişimi, Amerikalılar da dahil olmak üzere yabancı sermaye tarafından fonlanmış.

Kitapta, Çin’deki e-ticaret devrimine ayak uyduramayan kargo sektörünün geçirdiği dönüşümü de görüyoruz. Jack Ma, bu dönüşümün de öncülerinden biri olmuş. Ayrıca Alipay’le de finansal anlamda başka bir dönüşüm gerçekleştirmiş.

Kitapta bunlar gibi birçok detay yer alıyor ve benim de fosforlu kalemle işaretlediğim çok sayıda bölüm mevcut. Yani dolu dolu içeriğe sahip, kendini tekrar etmeyen bir kitap. Çin’in bu noktaya nasıl geldiğini, bugününü ve yarınını anlamak ve Alibaba ile Jack Ma’yı daha detaylı tanımak isteyenlerin mutlaka okuması gereken faydalı bir kitap. Girişimcilerin, e-ticaretle uğraşanların ve dünya ekonomisine merakı olanların kensinlikle okunmasını tavsiye ederim.

1 yorum

Yorum Yaz

+ Leave a Comment