Araban çok hızlı da olsa, üzerindeki yol kadar hız yapabilirsin

Araban çok hızlı da olsa, üzerindeki yol kadar hız yapabilirsin


Ne zaman İstanbul trafiğinde Lamborghini, Ferrari veya benzeri bir süper otomobil görsem, sahibi için üzülürüm. Çünkü ortalama olarak saatte 350 km’den fazla hız yapabilen ve 0’dan 100 km’ye 2,5-3 saniyede çıkabilen bu otomobillerin, sıkışık ve bol dur-kalklı İstanbul trafiğinde bu özelliklerini kullanma şansları neredeyse yok. Ama bu durum aslında neredeyse bütün büyük metropollerde geçerli. Blog yazısında kullandığım ve Paris, Şanzelize Caddesi‘nde trafiğe sıkışıp kalan Lamborghini’yi gösteren fotoğrafta olduğu gibi. Bu otomobiller, adlandırıldıkları gibi süperdirler ancak şehir içi yollarına göre tasarlanmadıkları için onların ne kadar iyi olduklarını buralarda göremezsiniz. Çünkü o yollar buna izin vermez.Benzer bir durum bilgisayar donanımları için de geçerlidir. Örneğin bilgisayarınızın anakartı, ona takacağınız belleğin hızından daha düşüğünü destekliyorsa, belleğiniz maksimum hızında çalışamaz. Anakartınızın desteklediği daha düşük hızlarda çalışır. Aynı şekilde, harici USB bellek aldığınızı ve onun USB 3.0 hızını desteklediğini varsayalım. Anakartınız USB 2.0 ile çalışan portlara sahipse, harici belleğiniz 10 kat hızlı olduğu halde aktarım hızınız anakartın desteklediği portla aynı hızda olur. Yani 10 kat daha yavaş.

Özetle; elinizde olan şey ne kadar iyi olursa olsun, onu kullanacağız yer veya tamamlayıcı unsurlar sizin asıl hızınızı ve gücünüzü belirler. Bunun iş dünyasına yansıması ise şöyle: Siz ne kadar yetenekli, vizyoner, enerjik, üretken, özgün ve kalite odaklı olursanız olun, sizin tüm bu özelliklerinizi tam kapasite ile kullanıp kullanamayacağınız konusunda asıl belirleyici olan, bağımlı olduğunuz tamamlayıcı koşullardır.

Örneğin, çok yetenekli bir yazılımcı olduğunuzu varsayalım. Tek başınıza belki 20-30 kişilik bir ekibin gerçekleştirebileceği geniş kapsamlı bir ERP yazılımını tek başına geliştirebiliyorsunuz. Buna benzer başka yazılımlar da geliştirecek bir ekip kurarak yazılım satışına girmeyi öneriyorsunuz ama şirketinizin başında kişi bunu kabul etmiyor. Bu durumda sizin yeteneğinizin ve vizyonunuzun, çalıştığınız şirketin çok ötesinde olduğunu söyleyebiliriz (isimleri belirtmiyorum ama bu yaşanmış bir olaydır). Yani bu şirkette kaldığınız sürece, şirketin izin verdiği kadar “hız yapabilirsiniz”. Daha fazlasını değil.

Bir veya birkaç ortakla birlikte bir iş veya girişim kurduğunuzu varsayalım. Ortakların tümünde aynı vizyon, benzer kararlılık, üretkenlik, yetkinlik veya tamamlayıcılık yoksa, o girişimi ileriye götürecek olan kişinin hızına asla ulaşılmaz. Apple‘ı ele alalım. Eğer Steve Wozniak, kalkıp da Steve Jobs‘a teknik kişi olarak “tüm işi ben yapıyorum, senin birşey yaptığın yok” deseydi bugün Apple varolabilir miydi? Belki evet, belki hayır. İkisi de birbirine muhtaçtı ama Apple’ı Apple yapan kişi Steve Jobs’tı. Fakat Wozniak, Jobs’a engel olmadı, onun hızını kesmedi ve vizyonuna ortak oldu. Steve Wozniak, Jobs’a engel olmayı seçseydi ya kendi ya da ikisi birden kaybedebilirlerdi.

Sonuç olarak; fikirlerinizin, vizyonunuzun ve üretkenliğinizin değer bulmadığı veya desteklenmediği koşullarda en yüksek değerlerinize ulaşamaz, yani farkınızı ortaya koyamazsınız. Bu koşullar; içinde yaşadığınız ülke, çalıştığınız şirket, ortağınız, okulunuz, yakın çevreniz hatta aileniz bile olabilir. Fakat bu demek değildir ki biz ne olursak olalım ve ne yaparsak yapalım, asla en iyi sonuçları göremeyeceğiz. Bu durumda yapılması gereken basit. İçinde olduğunuz ve hızınızı kesen yolun yerine, kendinize uygun bir yol bulacaksınız. Seçim size kalmış.

+ Yorum bulunmuyor

Yorum Yaz