İnsanlar değişebilir, hem de her yaşta

İnsanlar değişebilir, hem de her yaşta


Hem kendi deneyimlerime hem de kişisel gözlemlerime dayanarak insanların her yaşta değişebileceğini düşünüyorum. Bu değişim olumlu da olabilir, olumsuz da. Ancak ben olumlu olanını anlatacağım. Bir insanın olumlu yönde değişimini etkileyen iki temel faktör olduğuna inanıyorum. Bunlardan ilki, kişinin kendi karakterinden kaynaklanan iç sebepler, diğeri de dışarıdan gelen bir motivasyon sonucu gerçekleşen dış sebepler.

Kişinin kendisinden kaynaklanan değişimi genellikle zamana yayılan, birikimli bir süreçtir. Dış faktörler sonucu oluşan değişimlerse genellikle ani olarak gerçekleşir ve radikal sonuçlara sebep olur.

İnsanların kendilerini keşfetme süreçleri

Her 15-20 yıllık periyotlarda insanların kendilerini yeniden keşfettiği ve yaşamını sorguladığı dönemler yaşarlar. Bu dönemlerden ilki, hepimizin yaşadığı ergenlik dönemidir. Karakterin ana hatlarının son şeklini aldığı dönem olduğu için önemlidir. Bu dönemde kişi, kimliğini oturtma, toplumsal kabul ve hayatta kendine yer bulma arayışı içerisinde olur.

Bundan bir sonraki periyot, 30-35 yaşları civarında yaşanılan orta yaş dönemidir. Bu dönemde kişi, o ana kadar yaşadığı hayatı sorgular ve kendini yeniden keşfetmeye çalışır. Birçok şeye dair geç kalındığı hissinin ve pişmanlıkların güçlendiği, ertelenmiş veya cesaret edilemeyen birçok şeyin yapılmaya başlandığı ve ani kararların alındığı bir dönemdir.

45-50 yaş arası dönem, olgunluk dönemidir. Bu dönemde de kişi orta yaş döneminde olduğu gibi kendini yeniden keşfetmeye ve yaşamını sorgulama süreci yaşar. Hissedilen bu duyguların yoğunluğu, kişinin karakterine ve yaşadığı hayata göre değişebilir.

Emeklilik dönemi, 60-65 yaşları arasında kişinin hayatını bir kez daha sorguladığı bir dönemdir. Fiziksel canlılığın kaybedilmeye başlanması ve yapılabileceklere dair seçeneklerin azalmasıyla kişi, kendini geliştirmekten ziyade hayatına dair yeni motivasyon arayışları içerisine girer.

Değişim hiç durmuyor

Hepimiz sürekli değişiyoruz aslında. Hiçbirimiz 10-15 yıl önceki kişi değiliz, hatta bir yıl önceki kişi bile değiliz. Sürekli değişiyoruz. Eğer olumlu değişimleri koruma becerisine sahipsek bu değişim aynı zamanda gelişim oluyor.

Kendi hayatımda yaşadığım değişim

Ben, kendi hayatımdaki en önemli değişimi orta yaş döneminde yaşamaya başladım ve etkileri de hâlâ devam ediyor. İlk olarak 2012 yılında başlayan bu süreçte, o ana kadar yapmadığım şeyleri yapmaya, ilgilenmediğim şeylerle ilgilenmeye başladım. Bu süreç, Gezi Parkı Olayları‘nın yaşandığı 2013 yazı ve sonrasında hızlanarak devam etti. Türkiye’nin rönensansı olarak kabul edebileceğimiz Gezi Parkı dönemi ve sonrasında yaşanan süreç, beni de birçok insan mental anlamda önemli şekilde etkiledi. Sanata, spora ilgim, havyan sevgim, farklılıklara tahamülüm arttı, paylaşma kültürüm gelişti, daha sosyal ve üretken bir insan haline geldim.

Biraz daha geniş bir perspektiften bakarsak, 2012 ve sonrasında başlayan orta yaş değişim sürecinde;

Bunlar gibi daha birçok yeni şey girdi hayatıma. Bir yıl öncesi ile kıyasladığımda hayatımın derin şekilde değiştiğini görüyorum. Değiştim, hem de epeyce.

Yazıyı yazan kişi ben olduğum ve kendi değişim sürecimi deneyimlediğim için ilk örneği kendimden verdim. Bir de dışarıdan gözlemlediğim bir değişim öyküsüne dikkat çekmek istiyorum; Bill Gates’in değişimi.

80’lerin haşarı çocuğu

Microsoft’un kurucusu ve dünyanın en zengin adamlarından biri olan Bill Gates, değişim denince aklıma gelen ilk örneklerden birisi. Grafiksel arayüz fikrini Apple’dan çalan (Apple da Xerox’tan çalmıştı) Bill Gates, “başarı için her yol mübahtır” felsefesine sonuna kadar inanan, çalışanlarına sert ve ukalaca konuşan, röportajların ortasında kalkıp giden, şımarık, egosu yüksek bir profile sahipti. Bill’in o zamanki hallerini görnek için Silikon Vadisi Korsanları filmine bakabilirsiniz.

Steve Jobs da benzer bir profile sahipti. Ancak Bill Gates tamamiyle değişti. Ancak Steve Jobs değişmedi. Bill Gates’i değiştiren neydi?

Hayata anlam katan değişim

Bill Gates, 1993 yılında, Microsoft ürün birim yönetiminde çalışan, o zamanki adıyla Melinda French ile nişanlandı. Birlikte Afrika’ya yaptıkları Safari gezisi, değişimin başlangıcı oldu. Melinda Gates, bu gezinin hayatını değiştirdiğini söylüyor. Ancak belli ki Melinda’nın dünyaya bakışı da Bill Gates’i adım adım değiştirmiş.

Bill Gates ve Melinda Gates, nişanlı olduğu dönemde çıktıkları Safari gezisinden (1993).

Bill Gates ve Melinda 1994’te evlenir. 6 yıl sonra sıtma, açlık gibi küresel sorunları çözmeyi amaçlayan Bill & Melinda Gates Vakfı‘nı kurarlar. Bill Gates 2008 yılında, yani henüz 52 yaşındayken Microsoft CEO’luğundan ayrılır. Karısı Melinda Gates de 2006 yılında çalışmayı bırakır ve her ikisi de kendilerini Vakfı’n çalışmalarına adamaya başlarlar.

Değişim çok net

Bill Gates, şu an açlıktan temiz suya erişime kadar birçok proje ile ilgileniyor ve kendisini, karısı Melinda Gates’le birlikte insanlığın yararına adamış durumda. Bill Gates, sadece erken emekli olmakla ve kendini hayır işlerine adamakla kalmadı, daha radikal bir adım da atarak, servetinin %95’ini hayır işlerine bağışlayacağını açıkladı. Çocuklarına ise 10’ar milyon dolar bırakacağını söyleyen Bill Gates, bunu şöyle gerekçelendiriyor: “Onlara bu kadar büyük bir para bırakmanın, onlara yapılacak bir iyilik olduğunu düşünmüyorum.”

Şimdi, baktığımız zaman ne görüyoruz? Para ve başarı hırsından vazgeçen, erken emekli olarak kendisini tamamen hayır işlerine adayan, servetinin neredeyse tamamını hayır işlerine bağışlayan, okuduğu kitaplarla ilham veren vizyon sahibi, mütevazi bir adam. Nereden, nereye…

Bu, gerçekten çok çok önemli bir değişim hikayesi ve bunun bir örneği daha yok. Bu değişimin mimarı bana göre kesinlikle Melinda Gates. Bill Gates, onunla tanışarak yaşamında bir anlam buldu, hayata bakışı değişti ve radikal olarak olumlu yönde değişti.

Son söz olarak şunu söylemek isterim: “Bill Gates, iyi ki Melinda ile tanışmışsın :)”

5 Yorumlar

Yorum Yaz
  1. 3
    Kitaplara ve kitap okumaya dair tercihlerim - Ümit Büyükyıldırım

    […] İnsanoğlu her dönem değişen ve gelişen bir varlık. Dolayısıyla hayat boyu durağan zevklere sahip olamıyoruz. En azından benim için böyle olmadığını söyleyebilirim. Düzenli olarak okumaya başladığımdan bu yana farklı dönemlerde farklı ilgi alanlarına sahip oldum. Önce bilim, tarih, yakın tarih ve siyaset, bilişim, sonra kişisel gelişim, pazarlama, iş dünyası, yakın dönemde de bilimkurgu edebiyatından kitaplar okudum. Son dönemde de ekonomi, psikoloji, sosyoloji, teknoloji ve fütürizm konularıyla ilgileniyorum. İlgi alanlarımın giderek daha keskinleşmesi ve daha isabetli kitap seçmeye başlamam sonucunda kitap okuma hacmim de kitaplardan aldığım keyif ve fayda da arttı. […]

+ Leave a Comment