Minimalizm: İlişkileri optimize etmek

Minimalizm: İlişkileri optimize etmek


Minimalizmi bir hayat felsefesi olarak benimseyenlerin elden geçirmesi gereken alanlardan birisi de kişisel ilişkilerdir. Yazının başlığını “ilişkileri minimize etmek” yerine “ilişkileri optimize etmek” olarak belirledim çünkü burada amaç, mümkün olduğu kadar az insanla ilişki ve iletişim kurmak değil, fazlalıklardan arınmış, verimli bir ilişki ağına sahip olmak. Öncelikle kişisel ilişki alanı katmanlarını bir tanıyalım.

Kişisel ilişki alanı katmanları

  • Kişisel alan: Siz, aileniz, sevgiliniz veya en iyi bir iki arkadaşınızdan oluşan alandır. Bu alan bir nevi mahrem alanınızdır.
  • İlişki alanı: Aileniz, sevgiliniz, yakın arkadaşlarınız, sık görüştürğünüz iş ve okul arkadaşlarınızdan oluşan alandır. Temel iletişiminiz bu 15-50 kişi arasında değişen ilişki grubuyla gerçekleşir.
  • Sosyal alan: Hayatınızın farklı evrelerinde tanıştığınız, bir şekilde iletişim kurduğunuz ve 150 ile 1500 arasında değişen sayıda insandan oluşan ilişki kümesidir. Buradaki insan sayısı genellikle Facebook hesabınızda varolan insan sayısına yakındır. Asıl optimizasyon bu sosyal alanda gerçekleştirilecek.
  • Ortak alan: İlişki kurmadığınız diğer tüm insanlardan oluşan ilişki kümesidir. İnsanlar, hayatınız boyunca bu alandan, önce sosyal alanınıza, sonra eğer ilişkileriniz gelişirse ilişki alanına ve hatta kişisel alanınıza girebilirler.

İlişkilerimizi optimize etmeden önce ne tür ilişki katmanlarına sahip olduğumuzu ve bu katmanlarda şu an kimlerin yer aldığını gözden geçirmek gerekiyor. Eğer doğru katmanda yer almadığını farkettiğiniz birileri varsa, doğru ilişki yönetimi ile bunları doğru katmanlara taşıyabilirsiniz.

Sosyal ilişki alanı optimizasyonu

İlişki optimizasyonu için asıl odaklanılması gereken alanın sosyal ilişki alanı olduğunu söylemiştim. Çünkü bu alan içerisinde pasif, verimsiz, zamanla yıpranmış hatta bozulmuş ilişkiler içeren bağlantılar olabilir. İşte optimizasyon sırasında odaklanacaklarımız bu bağlantılar olacak.

Optimizasyon öncesinde Dunbar Sayısı’nın ne olduğuna bakalım.

Dunbar Sayısı

Evrimsel psikolog ve antropolojist Robin Dunbar tarafından 1992’de ortaya atılan teze göre bir insanın etkili ve anlamlı iletişim kurabileceği insan sayısı 150. Dunbar’a göre bu sayı, insan nerokorteksinin belirli sayıda insan ile anlamlı ilişki geliştirebilme kapasitesinden ortaya çıkıyor.

Dunbar sayısı 2011’de Goncalves, Perra ve Vespignani ile sosyal medya üzerinde test edildi. 2011’de yayınlanan araştırmaya göre 4 yıl boyunca Twitter etkileşimleri takip edilen kullanıcılardan 100.000 takipçisi olanın da 1.000.000 takipçisi olanın da 150 kişi ile etkileşim içerisinde olduğu tespit ediliyor.

Dunbar Sayısı bize ne anlatıyor?

Dunbar Sayısı bize, ilişkilerimizin önemli bir kısmının ya pasif ya da verimsiz durumda olduğunu gösteriyor. Sosyal ilişki alanının büyüklüğü için Facebook’ta ekli olan arkadaş sayısını dikkate alabileceğimizi söylemiştim. Facebook arkadaş sayınızdan, 150 olan Dunbar sayısını çıkardığınızda muhtemelen epeyce pasif ve verimsiz bağlantı ortaya çıkıyor. Bu bağlantıların bir kısmı akraba, bir kısmı mahalle, eski iş ve okul arkadaşı, askerlik veya çocukluk arkadaşı olabilir. Bunları ayrı bir grupta değerlendirirsek, bunlar dışında kalan pasif ve verimsiz bağlantıların gözden geçirilmesi gerekiyor.

İlişkilerimin sosyal medya ayağını geçtiğimiz birkaç senedir optimize ediyorum. Bundan önceki son üç yılda, her yılın sonuna doğru bir sosyal medya temizliği yapıyordum. Son bir senedir bu temizliği dönemsel yapmak yerine daha sık ve periyodik hale getirdim. Bunu yaparken şunları dikkate alıyorum.

  • Pasif bağlantılar: Çok uzunca bir zaman ne fiziki ne dijital ortamda bir etkileşim içerisinde olmadığım kişiler.
  • Verimsiz bağlantılar: İletişimi canlandırmak veya ilişki geliştirmek için girişimde bulunmama rağmen olumlu sonuçlar alamadığım kişiler. Örneğin basit bir konudaki yardım isteğime kayıtsız kalan veya ilitişim kurma/ilişki geliştirme girişimlerime ya negatif ya da nötr geri dönüşler veren kişiler.
  • Yıpranmış/bozulmuş bağlantılar: Artık pozitif etkileşimler içerisinde olmadığım kişiler.

Yukarıda saydığım bağlantı türlerini tespit ettikçe, beklemeksizin sosyal medya ağımdan çıkarıyorum.

Sosyal medyadan çıkarınca hayatından da çıkmış mı oluyor?

Bir insanı sosyal medyadan çıkarmak, onu hayatınızdan tümüyle çıkarmak değildir elbette ama önemli bir başlangıç noktasıdır. En azından artık karşılıklı olarak paylaşımlardan kaynaklı bir tek-taraflı etkileşimi sonlandırmış olursunuz. Dış dünyadaki sınırlamalarınızı da bundan sonra daha kolay yapabilirsiniz.

Arkadaş olmadan bağlantı kurmak

Optimizasyonun diğer ayağı da sosyal medyadaki olası yeni bağlantılarla ekleşme yaklaşımı. Birisi ile Facebook’tan ekleştiğinizde gerçekten arkadaşınız olmuyor. Bu yüzden önce arkadaş olup, sonra ekleşmek daha doğru bir yaklaşım. Aksi halde, arkanızda temizlenmeyi bekleyen ve pasif bağlantılarla dolu bir sosyal medya hesabı bulursunuz. Ve bir kez ekleştikten sonra birini sosyal medya ağınızdan çıkarmak daha zordur. Ben, geçmişte bu hataları epeyce yaptım ve şimdi optimizasyon yaparken bu hataların sonuçlarını temizliyorum.

LinkedIn optimizasyonu

LinkedIn platformunun adım adım bozulma serüvenini daha önce yazmıştım. LinkedIn, yukarıdaki görselde de vurgulandığı gibi birbirini tanımayan yüzlerce insanla ekleştiğiniz, Facebook’u aratmayan paylaşımlarla dolup taşan bir platform haline geldi. Ancak LinkedIn’i sağlıklı olarak kullandığınızda ve düzenli olarak optimizasyon yaptığınızda bu tarz şeylerden daha az etkileniyorsunuz. Ben, LinkedIn’de şöyle bir yaklaşım benimsiyorum:

  • Tanımadığım kişilere bağlantı talebi göndermiyorum. Eğer bir iş birliği fırsatı ve çokca ortak nokta görüyorsam istisna olarak ekleme talebi gönderebiliyorum.
  • Tanımadığım bir kişinin bağlantı talebini genellikle kabul etmiyorum. Eğer gerçekten bir iş birliği ve bolca ortak nokta görüyorsam kabul ediyorum.
  • İş yapma şeklinden memnun kalmadığım bağlantıları siliyorum.
  • İş dışı paylaşımda bulunan veya başkalarının bu türdeki paylaşımlarını sıkça beğenerek akışıma düşmesine sebep olan bağlantıları siliyorum.
  • Normal hayatımda ilişkilerimin bozulduğu bağlantıları da siliyorum elbette. Her ne kadar dostluk başka iş başka diye düşünsek de, ilişkilerinizin bozulduğu bir kişi ile iş birliği yapma şansınız pek kalmıyor.

Ortak alandan sosyal alana giriş

Yazının başlığındaki “optimizasyon” ifadesinin mantığını da burada açıklayacağım. Başta söylediğim gibi, ilişkileri düzenlerken önemli olan bağlantı sayısını mümkün olduğu kadar azaltmak değil, fazla olanı çıkarmak. Ortak alan dediğimiz, yani tanımadığımız tüm insanlardan oluşan kümeden sosyal alana ve sosyal alandan ortak alana geçişler söz konusudur hayatımız boyunca. Bu alandan geçişi kapatmak çok anlamlı değildir. Çünkü hayatımızda anlamlı değişiklikler yapabilecek birçok insanı henüz tanımamış olabiliriz. Bu alanı gevşek bırakmanın da yarattığı sorunlar var. Bu da birçok insanın ortak alandan sosyal alanınıza akması ve kısa süre sonra pasif, verimsiz veya bozulmuş bir ilişki haline gelmesi.

“Sabır çok önemli bir erdemdir”

Ortak alandan sosyal alana geçiş konusunda ne çok katkı, ne de çok gevşek olunması en ideal formül bence. Bu geçiş sürecini biraz muğlak tutarak bağlantı ile ilişki seviyesini kademe kademe iletletmek, zaman içerisinde her iki tarafın da birbirini artıları ve eksileri ile daha iyi tanımalarını beklemek ve sosyal medya üzerinden bağlantı kurmakta aceleci olmamak gerekiyor. Ben, yaklaşık son bir yıldır bunu katı bir şekilde uyguluyorum ve oldukça faydasını gördüm.

Sonuç olarak; sahip olduğunuz bağlantıların çoğu pasif durumdadır ve gerçekten anlamlı ve etkili iletişim kurabileceğiniz insan sayısı (Dunbar’a göre 150 kişi) sınırlıdır. İlişkileri optimize etmek, yani fazlalıkları ayıklamak ve yeni bağlantıların girişi ve yeni ilişkilerin inşası için net prensipler belirlemek sağlıklı ve minimalist bir yaklaşımdır.

2 Yorumlar

Yorum Yaz

+ Leave a Comment