90’lılar, 2000’lilerin iş dünyası rekâbetine hazır mı?

90’lılar, 2000’lilerin iş dünyası rekâbetine hazır mı?


İçinde bulunduğumuz dönemde iş dünyasının genç neslini 90’larda doğanlar (1990-97) oluşturuyor. Fakat bu durum birkaç sene sonra değişmeye başlayacak. Şu an 2000 doğumlu olanlar 19 yaşında ve üniversite mezunu olduğunda 2022-2023 gibi iş hayatına dahil olmaya başlayacak ve onu 2001, 2002, 2003 doğumlu olanlar, yani 2000 neslinin devamı takip edecek. Tüm bunlar olurken 90’lar nesli sırayla 30’lu yaşlarına girmeye başlayacak. 2000 neslinin iş hayatına dahil olması 90 nesli için rekâbeti artıracak. Teknik olarak uzmanlık gerektiren bir işe sahip olmayan veya üst kademelere tırmanma şansını elde edememiş beyaz yakalılar için hayat daha zor olacak. İş bulmak, terfi etmek, aradan sıyrılmak daha zor olacak. Peki 90’lılar bu duruma hazır mı? Bu yazıda bu rekâbetin neden ciddiye alınması gerektiğinden bahsedeceğim.

80’lilere de aynısını 90’lılara yaşatmıştı

Bu durumun ilk ciddi örneğini 80’ler nesli yaşamıştı. Ben de 80’ler neslinin bir bireyi olarak bu durumu gözlemleme şansı buldum. Her 10 yılda bir yeni bir nesil değişimi aslında gayet olağan bir durum ancak ilk kez ciddi bir farklılık olmasının sebebi, 80’liler neslinin bilgisayar ve İnternet devrimine denk gelen bir nesil olması. Önceki nesillerde iş tanımları daha belirgin ve sabitti. Bir kişinin yaşamı boyunca genellikle tek bir mesleği olur ve çok az iş değiştirirdi. Yani tüm kariyer hayatı boyunca yoğun bir rekâbete maruz kalma durumu olmazdı. Ancak bilgi ve iletişim teknolojilerinin yükseldiği 2000 sonrasında durum belirgin şekilde değişmeye başladı.

Türkiye’de ve dünyada bilgisayar ve İnternet’in yaygınlaşması 2000’lerin başlarında gerçekleşti. O sıralar 80’ler nesli 20’li yaşlarının başındaydı. Bilgisayar kullanıyor, İnternet’e giriyor, yeni şeyler deniyor ve keşfediyorlardı. Bilgi ve iletişim teknolojileri kapsamına giren yeni meslekler doğdu ve bu mesleklerin ilk temsilcilerini 80’liler oluşturuyorlardı. Aradan geçen 10 yılda her şey çok hızlı gelişti. Bilgisayar artık herkesin bildiği ve kullandığı standart bir ofis cihazına dönüştü. Bilgisayar ve İnternet temelli yeni uzmanlık alanları gelişti. Kendini yeteri kadar geliştirip uzmanlaşmayan veya üst kademelere çıkamayan 80’liler için rekâbet başladı. 90’lılar iş hayatına dahil oldukça bu yeni nesil iş tanımlarının çoğunda varlık göstermeye başladılar. Hayat, henüz kariyerinde istediği noktaya ulaşamamış 80’li beyaz yakalılar için daha zor hale geldi. Şimdi sıra 90’lılarda.

Bu nesil geçişleri bu kadar net mi?

80, 90, 2000 diyorum, peki bu nesil geçişleri rakamlara bu kadar bağlı mı, bu kadar keskin ve net mi? Tabi ki değil. Her nesil değişimi, 10 yıllık dönemlerin sonunda doğru başlar, başlarında biter. Bu, yaklaşık 4 yıllık bir süreç. Yani aslında her nesil değişimi için -2 +2 yıl olarak düşünebiliriz. Örnek vermek gerekirse, 1998 doğumlu olan birisi de 2000’ler neslinin karakteristik özelliklerini taşıyor olacaktır büyük ihtimalle. Peki bu karakteristik özellikler neden önemli, bundan da birazdan bahsedeceğim.

Risk tam olarak neden var?

Riski oluşturan dört temel sebep var.

  • Beyaz yakalı iş tanımlarında benzerliğin ve iş geçişgenliğinin artması
  • Mesleklerin yokolması ve yenilerinin çıkması
  • Yeni nesillerin yeni özelliklerle gelmesi
  • Yaş faktörü

Beyaz yakalı iş tanımlarında benzerliğin ve iş geçişgenliğinin artması

Teknoloji ve iş hayatının dönüşümü sebebiyle artık mesleklerin ve iş tanımlarının arasındaki fark azaldı. Daha doğrusu yeni nesil meslekler ve iş tanımlarının arasında çok ortak nokta var. Bu da meslekler arasındaki geçişi artırıyor. Bir kişi, birden fazla iş tanımı için uygun olabiliyor, değilse de kısa sürede uygun hale gelebiliyor (1000 saat kuralı). Aynı zamanda bu alternatif bolluğu işverenler için de avantajlı bir durum yaratıyor. Böylece kolay kolay hiçbir çalışan vazgeçilmez olmuyor ve yeri kolayca doldurulabiliyor. Bu da pozisyonunuzun riskini artıyor. İş değiştirme sıklığı 80’lerde 5-10 seneyken, günümüzde 1-3 sene arasına kadar düştü. Yani artık beyaz yakalı işler arasında geçişkenlik arttı ve zemin kaygan.

Mesleklerin yokolması ve yenilerinin çıkması

Siz istemeseniz de, yaptığınız iş teknolojik dönüşüm veya değişim sebebiyle kaybolabiliyor veya evriliyor. Bu da, uzun yıllar aynı işi yapmanızın önüne çıkan bir başka engel. Gelişmediğiniz, yeni şeyler öğrenmediğiniz sürece gerilemek zorunda kaldığınız bir dönemdesiniz. Bu dönemde, gelişen ve değişime ayak uyduranlar avantajlı olacak.

Yeni nesillerin yeni özelliklerle gelmesi

80’ler nesli için lisans doplaması kısmen bir ayrıcalıktı. Üniversite sayısı azdı, dolayısıyla daha az üniversite mezunu vardı. İngilizce bilmek çok daha önemli bir ayrıcalıktı, çünkü özel okullar ve üniversitelerde İngilizce öğrenimi yaygın değildi. Standart öğrenimin verdiği kısıtlı İngilizce eğitimi ile neslin önemli bir kısmı İngilizce bilmekten yoksun kaldı.

90’lar neslinde daha fazla üniversite vardı. Ünivesite mezuniyet oranı arttı. Özel okullar ciddi şekilde arttı, üniversitelerde İngilizce eğitim veren bölümler de… Dolayısıyla, 90’lar nesli üniversite mezuniyetini bir kriter olmaktan tamamen kaldırdı. İngilizce’yi de kriter olmaktan kaldırmak üzereler neredeyse.

90’lar nesli, bilgi ve iletişim teknolojileri ile de 80’ler neslinden daha erken tanıştı. Bu da onları daha girişken, daha meraklı ve daha hazır hale getirdi. Yeni nesil iş tanımlarına çok daha hızlı ve kolay şekilde adapte olabildiler.

2000’ler nesli ise İngilizce kriterini tamamen ortadan kaldıracak. Yüksek lisans kriterini de. Daha ne olduğunu bile bilmediğiniz birçok teknik konuya hızlıca adapte olabilecekler. 90’lar neslinden daha girişken ve daha enerjik olacaklar.

Yaş faktörü

Her yeni nesil geldiğinde bir önceki nesil 30’lu yaşlarına giriyor ve daha önce farketmediği bir sorunla karşılaşıyor. Yönetim pozisyonları, spesifik meslekler veya teknik uzmanlık gerektiren pozisyonlar söz konusu değilse işverenler 30 yaş altındaki kişileri istihdam etmeyi tercih ediyorlar. Bu da, 30 yaş üstünün daha az tercih edilmesi anlamına geliyor. Kariyer.net veya diğer kariyer sitelerinde başvurunuz veya özgeçmişiniz çok sık görüntülenmiyorsa büyük ihtimalle sebebi bu olabilir. Çünkü artık CV’niz, devasa başvuru havuzunun “yaş” süzme kriteri ile daha en başta eleniyor.

Peki işverenler neden genellikle 30 yaş altı insanlarla çalışmak istiyorlar?

  • Genç insanlar daha az maaşla çalışabiliyor: Deneyim yoksunu genç iş gücü daha az maaşla çalışmayı sorun etmiyor. Hatta öyle ki, çoğu kalifiye pozisyon için bile asgari ücretten fazlasını ödemeyen firmalar var. 30 yaş altı insanlarda evlilik oranı da çok düşük. Ev geçindirme sorunu olmayan bir çalışanın maaş esnekliği daha fazla oluyor. Bu da, firmalar için 30 yaş altı insanları tercih etmek için ilk ve en önemli sebep aslında.
  • Daha kolay yönetilebiliyorlar: İş hayatının yanı sıra hayatta da henüz yeteri kadar deneyimi olmayan bir insanı yönlendirmek, 30 yaş üstü bir insanı yönlendirmekten çok daha kolay oluyor.
  • Daha enerjik oluyorlar: Yaratıcılığın zirveye çıkışı ve inişi için 27 gibi bir rakam gösterilse de birçok örnek göstermiştir ki insan yaratıcılığının zirve noktası için belirgin bir yaş aralığı yok. Ancak enerji söz konusu olduğunda genç insanların avantajlı olduğu bir gerçek. Özellikle 20’li yaşlarının başlarındaki genç insanların motivasyondan bağımsız enerjisini 30 yaş üstünde bulmak pek mümkün olmuyor.
  • Adaptasyon kabiliyetleri daha yüksek: Her yeni nesil, bir önceki neslin deneyimlerine (mesela teknoloji) daha erken maruz kalıyor. Bu da adaptasyon yeteneklerinin gelişmesini sağlıyor.
  • Ve onlardan bolca var: Çok sayıda yeni mezun, genç ve kariyer hedefi peşinde koşan insan var. Bu seçenek bolluğu sebebiyle 30 yaş üstü gruba, birçok açıdan daha avantajlı olan 30 yaş altı çalışan grubundan sıra gelmiyor.

İşveren bakış açısıyla durum böyle. Türkiye’de işe alımlarda kişinin yetenek seti ve potansiyeli yerine CV’sine ve kağıt üzerindeki standart özelliklerine bakıldığı için de bu bakış açısı kısa sürede geçerliliğini yitirmeyecek. İlk maddedeki “maddi avantaj” ise belki de çok daha belirleyici. Özetle; sıradanlığı aşamadığınız takdirde 30 yaş üstüne geldiğinizde yaş dezavantajı yaşayacaksınız.

Ne yapmak gerekiyor?

90’lıların kariyer planlamasını ciddiye alması gerekiyor. Rekâbetin ana unsuru olabilecek konuları çözmeli; İngilizce öğrenmeli, yüksek lisans veya MBA yapmalı, teknik konularda derinleşmeli, mesleği gereği olan profesyonel eğitimleri almalı ve deneyim fırsatlarından yararlanmalı.

Mesleğin veya iş tanımınının devamlılık garantisi olmayacağının farkına varıp, yapılan işin evrileceği noktaya göre bir kariyer planlaması yapmak, yeni türeyecek mesleklere ve iş tanımlarına hazır olmak gerekiyor.

Ne kadar zaman kaldı?

Yazının en başında 3-4 senelik bir zamanın kaldığını söylemiştim. Nesiller arası geçişlerin net olmadığını da ekleyerek, -2 +2 bir düzeltme payı olduğunu da eklemiştim. Yani aslında 2 sene sonra bu süreç yavaş yavaş başlamış olacak. Henüz kariyerinde arzuladığı yere gelememiş olanlar için bu süreç zor geçecek. Bu yüzden değişim başlamadan önce kariyeriniz için elinizden geleni yapmanız, geleceğiniz için yapacağınız en doğru şey olacak.

1 yorum

Yorum Yaz

+ Leave a Comment