Bir blog yazısının anatomisi

Bir blog yazısının anatomisi


Bir önceki yazımda, yazacak bir şeyleri olan herkesi blog tutmaya davet etmiştim. Bu yazımda da blog yazılarımı nasıl hazırladığımı anlatarak, özellikle yeni başlayacaklar için bir know-how sunmaya çalışacağım.

Blog yazısının fikri nasıl ortaya çıkıyor

Blog yazılarımın fikri genellikle kendi deneyimlerim ve güncel farkındalıklarımın sonucunda ortaya çıkıyor.Bazen bir anda parlak bir fikir olarak ortaya çıkıyor, bazense zamana yayılarak evriliyor.

Örneğin, Gratis çantası ve marka pazarlama stratejisi fikri, Gratis çantalarını daha sık görmeye başlayınca zaman içerisinde olgunluk kazanırken, IKEA ve gerçek zamanlı pazarlama yazısının fikri, Leonardo da Vinci’nin Salvator Mundi tablosu ile ilgili IKEA paylaşımını gördükten sonra bir anda aklıma geldi ve bir gün sonra da yazıya dönüştürdüm.

Bunlar dışında; Yemeksepeti satışı veya TazeDirekt’in kapanması gibi gündemki sıcak bir konuyla alakalı “farklı ve özgün” tespitlerim olduğunu düşünürsem (aksini düşünürsem hiç zahmet etmiyorum), onları da vakit geçirmeden hayata geçirebiliyorum.

Detaylandırma aşaması

Özellikle bolca veri, dış kaynak ve örnek barındıran bir yazı hazırlanacaksa mutlaka yazının detaylı bir omurgasını çıkarıyorum. Bu plan, yazı için bir nevi yol haritası oluyor. Örneğin aşağıdaki görselde E-Ticarette sürdürülebilirlik yazısının içerik planı görünüyor. Bu planda ana başlıklar, başlıkların içinde değinilecek konular, verilecek örnekler, kullanıcılacak veriler ve atıfta bulunulacak kaynakların bağlantıları yer alıyor. Bu yöntem sayesinde yazıyı daha sistemli bir şekilde kurgulamak mümkün oluyor.

E-Ticarette sürdürülebilirlik yazısının içerik planı (Evernote)

Bazen de yazının türüne göre, örneğin bir film değerlendirmesi söz konusuysa bu aşamayı atlayıp, direkt olarak yazıyı yazmaya başlıyorum ve her şeyi o anda şekillendiriyorum. Ama mesela Başarısız bir girişimciliği anlatan film: Muhsin Bey yazısında daha farklı bir yaklaşım sergilemiş ve filmi baştan sona bir kez daha izleyip, film boyunca detaylı notlar almıştım. Hatta orada geçen bazı diyalogları da tam olarak aktarabilmek için filmi defalarca durdurmam gerekti. Bu da, ortalama 1,5 saatlik bir filmin 2-2,5 saatte bitmesi anlamına geliyor. Bu son örneği burada verdim ancak bu örnek aynı zamanda yazı için veri ve kaynak toplama aşamasına da giriyor.

Veri ve kaynak toplama aşaması

Bu aşama, blog yazılarımın genellikle en zor kısmı oluyor. Çünkü bu aşamada benim dışımdaki faktörler devreye giriyor ve süreç yavaşlıyor. Eğer kaynak toplama aşaması, kişisel çabalar veya internet araştırması gibi süreçlerden ibaret olursa herhangi bir sorun yaşamıyorum. En azından harcayacağım zaman ve çabayı önceden tahmin edebiliyorum.

Ancak, eğer kaynak beklediğiniz nokta başka kişiler ve kurumlarsa, o zaman süreç uzuyor ve zorlaşıyor. Çünkü genellikle geri dönüşler ya çok uzun oluyor. Defalarca hatırlatmalar, dürtmeler gerekebiliyor. Bazense hiç geri dönme zahmetinde bulunmayan kişi ve kurumlar da oluyor. Tüm bu sebeplerden dolayı normalde birkaç günde hazırlanabilecek yazılar, tamamlayıcı veri ve kaynaklardan yoksun olduğu için haftalarca hatta bazen aylarca bekleyebiliyor. Bu aslında Türkiye’nin bir gerçeği. Özellikle kurumlar, kendilerine ait birçok veriyi yayınlamadıkları gibi, talep edildiği zaman da bunları paylaşma konusunda isteksiz oluyorlar. Veya sadece kayıt tutmuyor ve dolayısıyla tembel oluyorlar.

Buna en iyi örneklerden birisi, Girişimcilerin mesleklere göre dağılımı yazısının veri toplama aşamasıydı. Bu yazıyla ilgili olarak çok sayıda kuluçka merkezi ile temasa geçtim. Bunların bir kısmı cevap vermedi, bir kısmı böyle bir kayıt tutmadığını belirtti. En sonunda TEB Girişim Evi’nin verilerini alarak kendi anketime dahil ettim ve nihai sonuçları aldım. Sonuçta bu anket de epeyce fikir vermiş oldu ancak çoğu yerden de veri alınamadığı gerçeğini de yinelenmiş oldu.

Her blog yazısı yazan, veri ve kaynak toplama zahmetine girmiyor. Ancak bu konu benim için çok önemli. Daha önce bir yazımda belirttiğim gibi: “Veriler olmadan siz de sadece fikri olan bir başka kişisiniz“. Burada veriden kasıt, bir tezi destekleyen herhangi bir kaynak, bir istatistik, bir araştırma sonucu, bir örnek, birinin deneyimi veya hiçbirisi değilse sizin kendi yaşadığınız gerçek bir deneyim. Yani yazımın tezini, bir şekilde bu kaynak ve verilerle temellendirerek sağlamlaştırıyorum. Birebir konuşmalarda veya sosyal medya paylaşımlarında hata yapılabilir. Ancak söz konusu olan bir blog yazısı olduğunda kullanılan bilgi ve ifadelerin doğru olmasına kesin olarak bir özen göstermek gerekiyor.

Yazma aşaması

Tüm planlama ve kaynak toplama sürecinden sonra en keyif aldığım kısım olan yazma süreci geliyor. Bir yazının yazılma süresi, yazının içeriğine göre değişiyor. Örneğin; E-ticarette sürdürülebilirlik yazısı, herhangi bir ara vermeksizin 3 saat 40 dakika, görsel seçimi ve düzenlemelerle birlikte toplam 4 saat sürdü. Ama bundan daha kısa süren yazılar da olabiliyor. Genellemek gerekirse; yazının türüne göre bir blog yazısının yazılma süreci 1 saatle 6 saat arasında değişebiliyor.

Yazılarımın içerisinde, konuyla ilgili olan önceki yazılarımdan örnekler ve bağlantı vererek konuları birbirine bağlamayı seviyorum. Böylece isteyenler için yazının içeriği ile alakalı daha detaylı bilgi sunabiliyorum. Aynı zamanda, ki bence daha önemlisi, bu bağlantılı yazılar, asıl yazının anlaşılmasını kolaylaştırıyor ve ana konuyu destekliyor. Hemen bir örnek vereyim: Bu yazıyı yazmadan önce “Yazabilecek bir şeyi olan herkes blog tutmalı” yazısı ile bu yazının bir ön hazırlığını yapmış oldum. Aynı şekilde, önce bu yazıyı okuyup, sonra diğer yazıyı okuyarak da farklı bir derinliğe ulaşabilirsiniz. Bu, Clint Eastwood’un Atalarımızın Bayrakları (Flags of Our Fathers) ve Iwo Jima’dan Mektuplar (Letters From Iwo Jima) filmlerini birbirlerine paralel olarak ve tamamlayıcı şekilde çekmesine benziyor. Her iki filmi de ayrı ayrı izleyebilirsiniz ama iki filmi birden izlerseniz tüm hikayeye daha iyi hakim oluyorsunuz.

Yazılarımda mümkün olduğu kadar şeffaf ve samimi bir tarz kullanmaya çalışıyorum. Eğer kişisel gizlilik, mesleki etik vs gibi konulara takılmayan detaylar söz konusuysa mutlaka pratikteki bilgileri aktarmaya çalışıyorum. Tam anlaşılmadıysa Serdar Kuzuloğlu’nun biyografi kitapları örneğinden yola çıkarak açıklayabilirim. Serdar Kuzuloğlu der ki; “Kitaplar pahalı diyorlar. Milyarlarca dolarlık şirketleri kuranlar, hayat öykülerini kitaplaştırıp, tüm deneyimlerini size 20-30 TL gibi bir rakama sunabiliyorlar. Bu pahalı mı?”. Burada kendisi kısmen haklı olmakla birlikte kısmen de değil. Şöyle ki; her usta, nasıl ki bildiklerinin tamamını aktarmayıp bir kısmını kendine saklarsa, başarılı olmuş insanlar da tüm sırlarını vermezler. Özellikle de can alıcı detayları içeren kısımlar hep eksiktir: “çok çalıştık, oldu” şeklinde yüzeysel olarak geçilir. İşte bu sebeple şeffaflık önemlidir.

Görsel kullanımı

Yazı aşamasının sonunda, ilgili görselleri ve grafikleri ekleme sırası geliyor. Çoğunlukla özgün görseller kullanmayı tercih ediyorum öncelikli olarak. Örneğin bu yazının fotoğrafını kendim çektim. Her yazı için bu tür bir fotoğraf veya görsel hazırlamak mümkün olmuyor tabi ki. Böyle durumlarda da başka görsellerin birleştirilmesi veya düzenlemesiyle elde edilen görselleri kullanıyorum. Bunun da mümkün olmadığı durumlarda hazır stok görselleri kullanıyorum.

Paylaşım

Yazılarımı tamamladıktan sonra paylaşımlarımı sosyal medya platformlarının yanı sıra LinkedIn üzerinden de mutlaka yapıyorum. Bu sayede yazım, kendi ağımın dışındaki insanlara da ulaşabiliyor. LinkedIn’in bu açıdan verimli bir platform olduğunu düşünüyorum.

Ama zaman içerisinde asıl ziyaretçi yoğunluğu arama motorlarından geliyor. Yazılarımı SEO amaçlı yazmadığım halde çoğu içeriğim, ilgili Google aramalarında üst sıralarda çıkıyor. Bu da arama sonucu gelen ziyaretçi sayısını toplam site trafiğinde en üst sırada tutuyor. Bu durumun farkında olan bazı SEO firmaları da bloguma yorum yoluyla sürekli link eklemeye çalışıyor. Tabi ki bunların hiçbirini onaylamıyorum veya yorum düzgünse site linklerini siliyorum. Yani blogumu SEO çalışmalarına alet etmiyorum.

+ Yorum bulunmuyor

Yorum Yaz