Anıları canlı tutma aracı olarak fotoğraf ve videolar

Anıları canlı tutma aracı olarak fotoğraf ve videolar


Küresel salgının sürdüğü şu günlerde fotoğraf ve video arşivlerimi karıştırmak için epey zamanım oldu. Birçok anımı yeniden hatırlarken, farkettiğim bir şey de vardı. Fotoğrafa ve videoya bu kadar meraklı olmama rağmen yeteri kadar fotoğraf ve video çekmemiş olduğumu farkettim. Özellikle uzak geçmişteki fotoğraf sayısı beklediğimden azdı.

Filmli fotoğraf makineleri dönemi

80’lerde ve 90’larda çocuk olmanın bir sonucu olarak, o dönemlerde kullandığımız fotoğraf makineleri filmli olanlardı çünkü henüz dijital fotoğraf makineleri yoktu, video çekimi ise hiç yoktu çünkü kamera da öyle her evde bulunabilen bir cihaz değildi. O dönemlerde çekilen fotoğraf sayısı da bugünlere kıyasla çok azdı. Genellikle çok özel anlar çekilir veya rastgele çekimler yapılırdı. Çünkü fotoğraf filmlerinin ve banyo edilmesinin bir maliyeti vardı. Ayrıca film sayısı dolduğunda fotoğrafçıya gitmeniz gerekirdi ve o arada fotoğraf çekmeniz gerekirse çekemezdiniz. Bu yüzden, genellikle makarada belli bir miktar film karesi kullanılmadan bırakılırdı. Bazen o filmlerden bazıları hasar görür, fotoğraflar da kaybolordu.

İşte bu maliyet ve kullanım şartları sebebiyle geçmişe ait nice özel ve güzel anlar kayda alınamadan geçti gitti. Açıkcası yıllar geçtikçe geçmişe ait fotoğrafların bu kadar değerli olabileceğini bilseydim, paramın çoğunu fotoğraf filmine harcardım.

Günümüzün imkânları

Karantina döneminde yakın gelecekteki anılar bile şiddetle özlenir oldu. Ve günümüzün şartlarında, profesyonel fotoğraf makinesi, el kamerası, GoPro ve akıllı telefon imkânlarına rağmen yakın geçmişteki anıları da aslında yeteri kadar kayıt altına alamadığımı farkettim.

Bu seferki, zamanında yapılan bir tespitti. Salgının yarattığı süreç bunu görmemi sağlamıştı. Şimdi artık karantinanın bitiminden sonra, iyi veya kötü olduğuna bakmaksızın daha fazla fotoğraf ve özellikle de video çekimi yapmayı planlıyorum. Geçmişe yönelik bir arşiv, onun kapladığı alandan çok daha değerli. Bunu kesinlikle anladım artık. Belki de zamanı geldiğinde (yaşlandığımda) tek yapacağım bu güzel anılara bakıp, onları hatırlamak olacak. Buna şimdiden hazırlık yapmam gerektiğinin farkındayım.

Anı yaşamak mı kaydetmek mi?

Akıllı telefon çağının en çok eleştirilen yönlerinden birisi de güzel anları yaşarken çekim yaparak o anın güzelliğini ve büyüsünü kaçırmak. Elbette ki burada makul bir denge oluşturulması gerekiyor. Yani ne anın büyüsünü bozmamız ne de kayıt altına almadan öylece yaşayıp anılarımızın bir köşesine atmamız doğru.

Zamanın teknolojisinin verdiği imkânları kullanarak, bugünün anılarını yarına taşımanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.

Eski eşyaları hatırlamak

Bu da aslında eskiden yapmam gereken bir şeydi belki de. Minimalizmin de etkisiyle eski olan birçok şeyi elden çıkardım. Bu kısmen doğruydu belki de, her şeyi de elde tutamazdım sonsuza kadar. Ama bazı şeyler için pişmanlık da oluşmuştu. İşte buna bir çözüm olarak, en azından anısı olabilecek eşyaları elden çıkarmadan önce bunları fotoğraflamak, bunları hatırlamak ve anıları taze tutmak adına etkili bir yöntem.

Basılı fotoğrafları dijitale dönüştürmek

Herkesin geçmişe ait basılı fotoğrafları vardır. Ben bunların tamamını tarayarak bilgisayar ortamına aktardım. Böylece hem istediğimde bakma şansım oluyor hem de onları yedeklemiş oluyorum. Böyle bir yöntemi size de öneririm.

Bir arkadaşım, basılı fotoğrafları dijitale tercih ettiğini çünkü dijital fotoğrafların çok sayıda olduğunu ve bu yüzden onlara bakmanın da zor olduğunu söylemişti. Pratikte oldukça anlamlı görünen bu bakış açısı, arşivlere bu kadar zaman ayıracak bir dönem geldiğinde geçerliliğini yitirdi. Bakmak yine zor belki ama aradığında çok şey bulabilmek de oldukça değerli.

Kayıtları arşivlemek ve saklamak

Anıları kayıt altına almak kadar onları düzenli olarak arşivlemek ve güvenli olarak saklamak da önemli bir konu. Ben, fotoğraf ve video arşivlerimi iki ayrı bölümde, kendi içinde farklı klasör yapılarında saklıyorum. Çekilen her fotoğrafın tarihini veya tanımını mutlaka yazıyorum ve ilgili klasöründe tutuyorum. Koşu gibi farklı kategorileri ayrı, bunlardan bağımsız genel olan fotoğraf ve videoları da yıllara göre ayrılmış olarak tutuyorum. Bunları da düzenli aralıklarla yedekliyorum. Böylece herhangi bir veri kaybı halinde onları tekrar yerine koyma şansım oluyor.

Sözün özü; anılarımızı canlı tutmak, onları tekrar tekrar yaşayabilmek için daha fazla fotoğraf ve video çekmek uzun vadede iyi bir kişisel yatırımdır. Ancak onları iyi şekilde kategorize ederek ve uygun bir biçimde yedekleyerek arşivlemek de en az bunlar kadar önemlidir.

1 yorum

Yorum Yaz

+ Leave a Comment