Üçüncü Dalga (Alvin Toffler) kitap incelemesi

Üçüncü Dalga (Alvin Toffler) kitap incelemesi


ABD’li yazar ve fütürist Alvin Toffler, bundan tam 40 yıl kadar önce kaleme aldığı Üçüncü Dalga ile bugün hâlâ devam eden ve dünyamızı hızla değiştiren yeni dönemi anlamlı hale getiriyor.

Üçüncü Dalga nedir?

Alvin Toffler, insanlığı değiştiren üç önemli dalga olduğunu ileri sürüyor. Birinci Dalga, bin yıllık bir süreçte gelişen tarım devrimi. İkincisi, üç yüz yıllık süreçte gelişen Endüstri Devrimi, yani İkinci Dalga. Toffler, şu an Endüstri Devrimi’nin sona erdiğini ve Üçüncü Dalga’nın içinde olduğumuzu belirtiyor. Toffler, bu dalganın ismini net olarak tanımlamasa da bilgi ve teknoloji devrimi olarak ifade ediyor.

Alvin Toffler, kitabı yayınladığı 1980’de, Üçüncü Dalga’nın ABD’de beyaz yakalı çalışanların mavi yakalı işçileri geride bıraktığı 1955’te başladığını ve devriminin birkaç on yılda tamamlanacağını söylüyor. Kitabın üzerinden geçen yaklaşık 40 yılda kendimizi bilgi ve teknolojinin hızla değiştirdiği ve hemen hemen tüm kuralların ve alışkanlıkların değiştiği bir çağda bulduğumuz için Toffler’in bu isabetli öngörülerinin değeri şu an daha iyi anlaşılıyor. Peki Toffler tam olarak neleri öngörmüştü?

İkinci Dalga (Endüstri Çağı)

Toffler’ın Üçüncü Dalga öngörülerini anlamak için önce İkinci Dalga ile ilgili tespitlerini görmemiz faydalı olur. Endüstri çağında;

  • Çekirdek aile yapısı vardır.
  • Üretim, dağıtım, tüketim, eğitim, eğlence ve iletişim kitleseldir.
  • Örgütlenme yapısı standartlaşma, merkeziyetçilik, odaklanma ve eşzamanlılık üzerine kuruludur.
  • Enerji kaynakları çeşit olarak az ve merkezidir.
  • Üretici ve tüketici ayrımı nettir. Üretim, pazar için yapılır.
  • Çalışanlar iş ve ev arasında gidip gelir. Aile içi rolleri de buna göre şekillenir.

Üçüncü Dalga

Üçüncü Dalga ile birlikte iş hayatımızın yanı sıra tüm hayatımız değişti.

  • Aile yapıları çeşitlidir.
  • Üretim, dağıtım, tüketim, eğitim, eğlence ve iletişim bireyselleşti.
  • Örgütlenme yapısında daha küçük ve bağımsız birimler var. Zamana bağlı olarak çalışmak gerekmiyor.
  • Enerji kaynakları çeşitli, bağımsız ve giderek daha yenilenebilir oluyor.
  • Üretici ile tüketici arasındaki ayrım kalkıyor. Birinci Dalga’daki gibi üreten tüketici yeniden ortaya çıktı.
  • Çalışanların tamamı işe gitmek zorunda değil. Evden çalışma konsepti sayesinde aile yapılarında önemli değişiklikler oldu.

Biraz daha açarsak…

Alvin Toffler, Üçüncü Dalga’da bugünün dünyasını tam olarak doğru öngörüyor. Dünyayı kitle iletişim araçlarının değiştireceğini ve bilginin hiç olmadığı kadar önem kazanacağını belirten Toffler, bugünün “kendin yap”, 3 boyutlu baskı, elektrikli otomobiller, yenilebilir temiz enerji, 24 saat yaşayan toplum, evden çalışma, bağımsız medya, kişiselleştirilebilir üretim, bazı mesleklerin kaybolacağı ve yenilerinin ortaya çıkacağı ve daha birçok şeyi öngörüyor. Üstelik, bunları sadece bir tahmin olarak ortaya atmıyor, kitabın yazıldığı dönem ve öncesine ait bazı değişimleri öncül olarak kabul ediyor ve bu önermeleri tam olarak doğru çıkıyor.

Örneğin, medyanın kitlesellikten uzaklaşmasını, konuya özel TV, radyo ve dergilerin yaygınlaşması ile anlamlandırıyor. Bir başka örnekte, kişisel posta gönderimi ve telsiz sayılarına bakarak iletişimin bireyselleşmeye başladığını ortaya koyuyor. Yani bizim bugün İnternet sayesinde sahip olduğumuzu düşündüğümüz bu değişimleri, daha öncül ipuçları ile öngörme başarısını gösteriyor.

İki dalganın çarpışması

Alvin Toffler, Üçüncü Dalga’nın 1955’te ABD’de başladığını ve birkaç on yıl süreceğini belirtmişti. Elbete ki bu tür süreçler tüm dünyada aynı anda yaşanmıyor ve ülkelerin gelişmişlik seviyeleri, o ülkelerin değişim zamanlarını belirliyor. İçinde yaşadığımız ülkede bizler Üçüncü Dalga’yı biraz gecikmeli yaşamaya başladık ve hâlâ da yaşıyoruz. Hatta ülke içinde bile coğrafi olarak her yer, Üçüncü Dalga’yı aynı yoğunlukta yaşamıyor. Bu esnada, Toffler’ın da kitapta belirttiği gibi İkinci Dalga da henüz tamamen sona ermiş değil. Yani bizler bir geçiş döneminin içinde bulunuyoruz. Bu geçiş dönemi, kuşaklar arasında da bazı çatışmaların yaşanmasına sebep oluyor.

Bugün 90’larda ve öncesinde doğmuş olanlar, İkinci Dalga ve Üçüncü Dalga’yı bir arada yaşayan son nesiller. Yani bizler değişim dönemindeyiz. Belki de bu yüzden, giderek artan şekilde geçmişi bugüne tercih ediyoruz, yaşadığımız değişimlerin hızı ve miktarına karşı konfor alanımızı korumaya çalışıyoruz.

Bakınız:

İçinde bulunduğumuz bu geçiş döneminde değişime karşı herkesin algısı ve tepkisi farklılık gösterebilir ama çoğumuz artık bu iki dalganın tam olarak ortasındayız ve doğru olan şey, Toffler’ın da iddia ettiği gibi geleceği görmek ve ona uyum sağlamak.

Kısaca Üçüncü Dalga

Bir tezi olan ve bu tezini ikna edici bir takım verilerle ve tespitlerle ortaya koyan kitapları çok seviyorum. Üçüncü Dalga da güçlü bir tezi olan ve tezini ikna edici verilerle ortaya koyan değerli bir çalışma. Ayrıca 40 yıl kadar önce yazılmış olması ve bugün artık bu tezlerin doğruluğunun kanıtlanmış olması da çalışmanın değerini daha da artıyor.

Bu yazıda, aklımda kalan detayların bir kısmını derleyerek sundum. Ancak kitapta elbette ki bundan çok daha fazla detay var. Okuduğum her bölümde, Toffler’ın bunları 1970’lerin sonunda düşünüp 1980’de yayınladığını aklıma getirdikçe hayretim ve vizyonerliğine olan saygım tazeleniyordu.

Kısaca Üçüncü Dalga’yı başta iş dünyası, ekonomi, sosyoloji, siyaset ve tarihle ilgilenenler olmak üzere, okumayı, yeni şeyler öğrenmeyi ve hayatı keşfetmeyi ve anlamlandırmayı seven herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap olarak şiddetle öneriyorum.

5 Yorumlar

Yorum Yaz
  1. 2
    Değişimi anlamak ve uyum sağlamak - Ümit Büyükyıldırım

    […] Üçüncü Dalga kitabında Alvin Toffler, endüstri toplumundan, şu an içinde bulunduğumuz bilgi ve teknoloji toplumuna geçiş yaptığımızı ve her iki toplumsal yapının da iş, aile, sosyal yaşam ve iletişim gibi konularda birbirinden çok farklı özelliklere sahip olduğunu açıklıyor. Özellikle dijitalleşmenin hızlandığı günümüzde, hayatının önemli bir kısmını endüstri toplumunun etkisi altında geçirmiş olanların yaşadığı uyum zorluğu ve direnç öne çıkıyor. […]

  2. 4
    Ümit Büyükyıldırım

    Daha önce “Geleceğe dair isabetli tahminler yapmak neden zorlaştı?” başlıklı yazımda bahsettiğim üzere artık önümüzdeki 5 yıl sonrasını bile tahmin edebilmek zorlaştı. https://www.umityildirim.com/gelecege-dair-isabetli-tahminler-yapmak-neden-zorlasti/

    Ancak işe bilimsel/teknolojik tahmin açısından bakarsak Ray Kurzweil’in “İnsanlık 2.0” isimli kitabında öne sürdüğü transhümanizm önerisinin önümüzdeki 30-40 yıllık süreçte gerçekleşmesi olası. https://www.umityildirim.com/insanlik-2-0-ray-kurzweil/

+ Leave a Comment